Hakkımda

Fotoğrafım
İstanbul, Türkiye
aklımdan geçenler..

24 Aralık 2011 Cumartesi

giden dişlerin ardından...

Bugün iş günü olmamasına rağmen işe gittim. Bugün diş çektirmeyi planlamıyorken 20'lik dişimden oldum. Trafik, kar, yağmur, diş tramvası derken yıprandım. Az önce pamuktan kurtuldum. Ağzımda yeri doldurulamayacak bi boşluk. yarın yine çalışıcam. belki yarın akşam bi sürpriz olabilir. Yarını bekleyip görelim.

18 Aralık 2011 Pazar

fashion monster!

moda vahşi bi canavar'dır
Geçen gün puf yanakla işyerinde konuşuyorduk. alınanlar, giyilenler bize ne katıyor diye...bir şehri keşfetmekle bir jimmy choo almak kıyaslanabilir mi? bilmiyorum ama moda canavarı ben dahil herkesi ele geçirmişe benziyor. bugün biraz alışverişe çıkalım dedik gerekli gereksiz ne çok şeye ihtiyaç varmış. yok teflon sağlığa zararlı, kanserojen maddeler varmış, hop aldığın o yapışmamasıyla meşhur tencere, tavalar çöpeee.gelsin ceramic kaplı  yeniler.. içleri de beyaz miss:):):)sonra yeni yıl hediyeleri, insanlar çıldırmış gibi.
Uzağı göremem vesilesiyle atasun optiğe gittik, dior, faconnable, lacoste, armani..git faconnable a yapış. 49 tl lik gözlük çerçevesi yetmiyor. göstermiyor sanki. bu arada kedi sahiplenme çalışmalarım sürüyor. minik bi pofuduk arıorum..

10 Aralık 2011 Cumartesi

where is my mind..

where is my mind..dünyanın en güzel şarkılarındandır.. placebo'ya ait olduğu sanılan, placebo'nun -eh işte- coverladığı, ama orginalinin pixies'e ait olduğu bi parça.. müthiştir. alıp götüren şarkılardandır. saçlarımı bugün yeniden sapsarı yapmıştım. ancak resimdeki gibi yapmayı o kadar isterdim ki.. eternal sunshine of the spotless mind filminde clementine'in saçı da bu renk oluyordu filmin çeşitli yerlerinde..
ps: bu aralar bi git geller içindeyim. bazen içim kıpır kıpır ..bazen de ölü deniz gibi dalgasız..bi anlam veremiyorum.. bigün belki mavi saçlı kendi fotoğrafımla merhaba derim:)

6 Aralık 2011 Salı

cicili bicili agaclar zamani

Yeni yila az kala cicili bicili agaclar her bi yerde icimi aciyor..evimizin yilbasi agacini kurdugumuzda burda kendisini yayinlayacagim.bu arada minnos arkadasim anil icinde  pirildakli bi cam agaci alacagiz. Onu da bilhare paylasicam.

Published with Blogger-droid v2.0.1

depresyonik faaliyetlerde ben bir başıma:)

içimden yaşam enerjim sökülüp alınmış sanki. deli olmasam deliriyorum dicem.  neyi, niye yaptığımı unutmuş gibiyim. bir takım düşünler kafamda beliriyor..sonra aynı hızla uçup gidiyor. kimileri kıymetli, kimileri alelade olan bu fikirleri tutamıyorum, uçup gidiyorlar aklımla beraber..1 yıl daha bitip gidiyor..

29 Ekim 2011 Cumartesi

Yaşasın! Cumhuriyet!

Cumhuriyet için çok kan,emek,gözyaşı döküldü.. Haydi bu akşam 19:00'da Caddebostan'a Fener Alayına!

28 Ekim 2011 Cuma

bi değişik..



Çok uzun süredir yazamıyodum. hayatım, işsel güçsel nedenlerle enerjimi tüketen bi canavara dönüştü. peki neden böyle dingin bi fotoğraf paylaşıyorum. çünkü ne kadar az şeyle mutlu olunabiliceğini anlatıyo bana. şimdi bana ver o fotoğraf makinasını, giydir prenses elbisesini. sal kırlara..

27 Mayıs 2011 Cuma

ayşem..


Benim prenses bir dostum var....dünyalar tatlısı.. ben onu ayşem diye sever, ayşem diye seslenirim.  kendisi onu çok sevenlerin kendisine ayşegül diye hitabettiğini söyleyip dursada. o benim ayşem. olduğu gibi, şefaf kalpli bi dost o. onu değiştirmem. oda beni değiştirmez. beni yargılamaz, destek olur, dik durmamı sağlar. ona sahip olduğum için kendimi (inanın latife değil) şanslı kabul ediyorum. minik ince elleri 5 yıl önce kalbime tutunan dostumu çok  çok seviyorum, kalbimin en güzide köşesinin devremülk sahibisi...seni çok seviyorum..

1 Mayıs 2011 Pazar

yeni bir benlik arayışı

çok uzun süredir yazmıyorum..hayatımda bir takım değişiklikler oldu, ama yetmedi. dahasını istiyorum. monotonluk bana göre değil. neyse bir sürü kitap aldım onları büyük bir heyecan ve merakla okuyorum. geçenlerde 1 günde tam 400 sayfa okudum. merak ettiğim için. benim merak etmem lazım.
merak ettiğim şey hakkında derin bir araştırma beni ne kadar mutlu ediyor tarif edemem. Şu an Madam Blovatsky nin Gizli Öğretisini okuyorum. İlginç bir kitap olduğunu hissediyorum. daha çok başlarındayım bitirdiğimde yorumlarımı paylaşıyor olacağım.

2 Mart 2011 Çarşamba

The King's Speech


Bugün The King's Speech'i izleme fırsatı buldum ve çok beğendim..Diğer Oscar aday filmlerinden birkaçını daha izlemiştim. 127 hour, Black Swan, (bu arada Natalie Portman hayranı olduğumdan da bir ara bahsedicem), Inception, The Social Network.. Bunların içinde insanın içine dokunan filmlerden en iyisi The King's Speech'di. Diğer tüm aday filmleri izlemediğim için haksızlık yapmıcam ama izlediklerim içinde en iyisiydi demeliyim.. Colin Firth ün oyunculuğu müthişti..

10 Şubat 2011 Perşembe

bişey

Aynaya baktığında sende kimseyi görmüyorsan eğer, 
Geriye bakman gerekiyor demek ki,
Geriye arkana dön.

Kırdıklarını, yıktıklarını göremiyorsan bizler gibi sende.
Aklına sor nerde bıraktı kalbini, kimde? 
Ne varki çok az kişi hatırlar, sen onlardan mısın?
Nerden geldiğini ve nereye gitmekte olduğunu bil.  
Aynaya her  baktığında kaybetiklerin için hatırlamayı bilmen gerekicek..




9 Şubat 2011 Çarşamba

İstemsizce isteksizlik

Yaşamaya çalışıyorum şu an..bu aralar grip salgını,soguk algınlıgı vs. millet kırılıyo.bende su an bitkin ve sefil hissediyorum..allahtan çizmelerim ayagımda;)

8 Şubat 2011 Salı

Evrensellik ve Gelişim

Girdap.. bir çıkmazda sanki insanoğlu..sonsuz ihtiyaçlar etrafında dönen, dönen ve kendini kaybeden.. savrulmuş akıllar.bi bakıma gelişememişlik.tükenmişlik. iste çaba harca al sıkıl.. ne bu tatminsizlik anlamadım. herkes mi bu durumda günümüzde..her tür her ırktan insan aynı hep..doyumsuz insanları yarattı evrensellik ve Tanrı unuttu varlığımızı.bilerek.

"kontratlar, borçlandırma, içi boş ihtiyaçlar yaratmak...zamanını aklını harca...al,al,al daha çok al, yenisini al, moda olanı al, birkaç tane al... tüket, mahvet..herşey sonsuzmuş gibi.. tepedeki gökyüzü hep orda diye, sen hep burda mı kalıcaksın..? şimdi olanlar , yaşananlar bir başka zamanın ilkelliği, taş devri. buna inandım." 4ocak2010 ben

28 Ocak 2011 Cuma

Paranoya





Paranoya dedikleri deliliğin bir türü. Ama nasıl bir tür? zararı bize mi başkasına mı, başkasınaysa bize ne mi? Neden bir cuma gecesi bunları düşünüyorum deli olmamı daha yeni kanıksamışken bir de paranoyak olduğumu mu kabul etmeliyim.. evet sevgili dostlar ben, sen, bizler, hepimiz paranoyak organizmalardan başka bşey değiliz. Kulağımda Brahms Viola Sonata1..

Kapkara merdiven, bir kapı ve konuşan biri, sözcükleri camdan ve kağıttan...
Gelince kokusu dehşetin,  çürük tahta pencereden, 
O susar! kim sözlerini çalmışsa işte..

Verdiklerini almaya geliyor sanki, en güzel elbisesiyle, zarif bir kadın gibi , ama değil..
Dur, hiç hazır değiliz,
Herşey bittikten sonra savrulan zerreler var olacak biz hiç olmamışız gibi..
Varolmamış herhangi bir şey gibi..bir hiçliğin ortasında.
Ne olduğunu kaybetmiş..unutmuş olacağız.

20 Ocak 2011 Perşembe

kedi canlısı ve fonksiyonları


Halihazırda bizzat kedi olan bi dostum var benim.. Hiç bşeyleri olmamasına rağmen herşeyin sahibi gibi davrananan her biri az deli, az vahşi.. başkadır kediler.. benim perspektifimden bakacak olursan tüm canlılar müthiş. heyecan verici.. insan dediğimiz bizleri Matrix in ilk bölümünde Agent Smith tanımlamıştı.. "Bir yere gidersiniz, doğal kaynaklar tükenene kadar çoğalırsınız, çoğalırsınız ve yaşamak için tek şansınız başka alanlara yayılmaktır. Bu şekilde davranan bir tek organizma vardır o da virüs." .. benimde insan canlısına bakış açım küçük farklarla bu yaklaşımla örtüşüyor..

19 Ocak 2011 Çarşamba

David Bowie ne güzel insansın

Space Oddity i ilk kez U2 360° Tour İstanbul da dinlemiştim.. iyiki ordaydım..R2 ya teşekkürler!

Prestige ve Christopher Nolan


Bi sürü defa izlediğim bir filmdir 'Prestige'. Tesla'yı tanımama ve hayran olmama vesile, Christopher Nolan başyapıtıdır...Kendimle ilgili bşeyler paylaşırken ilk aklıma 'Prestige' geldi.. Ne Mutlu!